Türk Diplomasisi
Merhaba sevgili okuyucular
Malumunuz olduğu üzere, önceki gün Rusya Dışişleri Bakanı ile ABD Dışişleri bakanı, Suriye
sorununu görüşmek üzere bir araya gelmişlerdi. Daha öncesinden de ABD nin Suriye’ye tek
başına yada yanına alacağı birkaç Avrupa ülkesi ile müdahalesi söz konusuydu.
Ancak Rusya, derhal savaş gemilerini körfeze göndermesiyle birlikte, ABD, bir bakıma geri adım
atarak, diplomasi yoluna yöneldi.
Burada Rusya, ben Birleşmiş Milletlerin daimi üyesi olarak, izin vermediğim konularda veya benim
çıkarıma ters düşecek konularda sana tek başına hareket etmene izin vermem dedi.
Bu durum üzerine, diplomasi yolu seçilerek, her iki dışişleri bakanı bir araya geldi ve Suriye
sorununun diplomasiyle çözülmesi yoluna gidildi.
Her ne kadar Türkiye, bu yolu benimsememiş ve karşı çıkmış ise de, ne yazık ki dikkate
alınmamış, Türk diplomasisi adeta hezimete uğramıştır.
Başlangıçta ABD ve Avrupa, Esad’ın devrilmesi konusunda hemfikir iseler de Rusya bu oyunu
bozmuş ve üzülerek görüyoruz ki bunun da faturasını yine Türkiye ve Türk Milleti ödemiş ve
ödemeye de devam edecek.
ABD, Türkiye’nin bu konudaki hevesini görünce, olayı tek taraflı olarak Türkiye’nin halletmesini
istemiştir. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Zira Türkiye’nin bu kadar hevesli olması, ABD
nin işini kolaylaştırmış, kendisi Irak batağındaki durumuna bir daha düşmeden ve suya sabuna
dokunmadan bu işi onların adına Türkiye halledecekti.
Öyle ki, başlangıçta Türkiye’ye her türlü yardım sözünü veren ABD, Avrupa ve Birleşmiş Milletler,
daha sonra Rusya’nın baskısıyla geri adım atmış ve iş Türkiye’nin başına kalmıştır.
Türkiye, ABD , Avrupa ve Birleşmiş Milletlerden yeterli destek görememiş olması nedeniyle ağır
bir yükün altında şimdi doğal olarak, bu işin bir an önce çözülmesini istiyor. Yukarıda da izah
edildiği gibi, maliyet gittikçe artmakta ve Türk ekonomisini artık zorlamaya başlamıştır. Ne kadar
devam edeceği de henüz belli değil.
Daha önceki yazılarımızdan birisinde maliyetin altı milyar doları aştığını, mültecilerin de
Türkiye’deki sayısının birçok ilimizin nüfusunda fazla olduğunu belirtmiştik.
Hatırlarsınız; 17 Ağustos depreminde Türkiye, uluslar arası yardım talebinde bulunmuş ve ÖTV,
DV gibi bazı geçici vergileri devreye sokmuştur. Ne yazık ki, söz konusu vergiler, aradan geçen
bunca yıllara rağmen henüz kaldırılmış değil. Orada olduğu gibi Suriye sorununda da faturayı yine
Millet olarak biz ödemekteyiz.
Türkiye’de açlık sınırı iki bin liraya dayanmış iken, ne kadar doğru bilmiyorum ama işsiz Suriyeli
ev hanımına ve kocasına 800 lira maaş ödemesi de yine Millet olarak bizim cebimizde
çıkmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kendi verilerine göre, personel sayısı artmış olmasına rağmen,
personel giderleri yüzde yirmiyeydi düşmüştür. Bu da gösteriyor ki, memur alınmış ama verilen
ücretlerde yüzde yirmi yedilik bir düşüş olmuştur.
Zira, bu durumu bizde biliyoruz; SGK da İstanbul Tazminatı altında memurlara ödenen 150-200
TL arası para ve bununla birlikte 666 sayılı KHK ile ek ödenekleri ve kuruluşundan beri ödenen
ikramiyeleri kesilmiştir.
Tabidir ki, burada asıl mağdur olan ücretli kesimdir. Memur sendikaları da bu konuda maalesef
hükümetin dayatmaları karşısında istediğini alamamıştır.
Hükümete yakın sendikaların durumu hariç, diğer sendikaların üye sayısında düşüş olmuştur.
Hem de aidatların bütçeden ödenmesine rağmen. Hükümete yakın sendikaların ise, koltuk kapma
sevdasıyla üye sayılarında bir nebze artış olmuş ise de ideal sayıya ulaşamamışlardır.
Çünkü üyeler de sendikanın siyasetinden memnun değiller. Buna rağmen bir yere yaslanmak
adına üyeliklerine devam etmektedirler.
Asıl konumuza dönecek olursak, Suriye konusunda Türk Diplomasisi ne yazık ki yenilgi almış
durumdadır.
Hiçbir resmi dayanağı olmadan, belirli vaatlere kanarak, sınır komşumuzun düşman ilan
edilmesinin faturası bu kadar da kalacağa benzemiyor. Bu durum ne kadar uzun sürerse fatura da
o kadar ağır olacak,
Görünen o ki dünya, sayın başbakanın da dediği gibi, ipe un seriyor. Esad’a kimyasal silah
kullanma, gerisi serbest demiştir. Burada İsrail’in güvenliği açısından elindeki kimyasal silahları da
teslim etmesi halinde, İran’dan başka İsrail’in karşısında güç kalmamış olacak. Zaten bütün amaç
ta bu değil miydi?
Evet sevgili okuyucular, ne yaparsak yapalım dünyaya yaranamıyoruz. O halde biz de kendi
yağımızla kavrulmasını bilmeliyiz. Süper güçlerin oyuncağı olmamalıyız.
Şunu da belirmeden geçemeyiz; Suriye’de eli kanlı bir rejim, insanları bir şekilde katlederken
seyirci de olamayız. Ama bu duruma tek başımıza değil, Birleşmiş Milletlerin desteğini de alarak,
yapılacak ne varsa onu yapmalıyız.
Görüleceği üzere, her zaman olduğu gibi, Arap dünyası elini sıcak sudan soğuk suya vurmuyor.
Sanki ölen Müslümanlar sadece bizim din kardeşimiz. Onlar, en büyük Tayyip bey diye birkaç
alkışla yetiniyorlar.
Ne diyelim. Allah, ıslah etsin.
16 Eylül 2013 Pazartesi 08:43
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Ülkemizi Feda Etmeyelim
Acı, Tatlı, Hüzün
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
MEMNUNSANIZ
KAN DONDURAN DURUM
Seçim Vaadleri
SGK İcra Memurları
Birlik ve Beraberlik Zamanı
GÖEVLENDİRME YAPALIM
DELİ HÜSEYİN PAŞA
KEŞKE SAMİMİ OLSAYDI
AKP, İSTEMİYOR
TARİH VE BİZ
UTANMADINIZ MI?
ÇANAKKALE
Biz de Devlettik
Kör İle Yatan Şaşı Kalkar
Bir Memleket İsterim
Sakarya
Yarın! Geç Olabilir
Kamu Bankalarının Durumu
Kâr ve Zarar
Gündeme Dair
Sosyal Devlet
Teknolojinin Faydaları
İş Hayatı
Fişleme
AK SARAY
Ne Zamana Kadar Açılım
Zaman, Ülkücüleri Haklı Çıkardı
Ahmet Bey!
Suç Senin
Yeni Türkiye
Afiyet Olsun!..
Nefsin Perdeleri
Ahmet'e Mektup
SÜREÇ
Bu Millet Nankör!..
Öyle Mi?
Sanal Dünyamız
Adım Adım Bağımsızlık
Zamanlama Manidar
GAZZE
Bir Şarkı Söyle (Şiir)
Benim Dedem!
Ultra Cahiller
Giyotini Niye İcat Ettiniz
‘Kerkük Bir Kürdistan Artık’
Kıbrıs'taki Ruh
Hayat Güzeldir
Mitomani
Kader Mahkûmu
Hasletlerimiz
Kara Ölüm
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belliydi
Siyasette Think Tank
Demokrasi, Azınlıkların Bağımsızlığı mı?
Açmaz ve Çıkmazlarımız
HAK ETTİK / Ş İ İ R / ERDAL KOCA
OZAN ARİF NE DİYOR
Saplantılarımız
HATA
SON PERDE / ERDAL KOCA / ŞİİR
Kırım
Bağımsızlığın Resmi İşaretleri
Türk Glastnost Politikası
Her Yerde Kaset... Her Yerde Kaset
Gürün ve Seçim
Cemaat, İktidar ve Basın
Her Şey Normal mi?
Ağa Kızı Gülizar
Siyasetin Çirkin Olan Öteki Yüzü
Türk, Dünyada Tek Millettir
Cemaat Üyelerine Ne Oldu
Ediz Hun
İnsan ve Nefis
Dostsuz Kalmak
Başlıksız Yazı
İlk Kararlar
Adalet Tersyüz Olursa
KRAL BENİM
KARAKUŞİ KADI
Suç ve Ceza
SGK İCRA MEMURLARI EĞİTİMİ
EGO
Saflar Netleşiyor
Çakallarla Dans
Dershaneler
ŞİİR ÜZERİNE
Milliyetçilik Irkçılık mıdır?
Devlet Denince Hep Vergi Geldi Aklıma Jandarma Denince Kırbaç
Zina Suç Değil mi?
DEVRİ ALEM / ŞİİR / ERDAL KOCA
Askeriyedeki Son Durum
Cumhurbaşkanlığı Ödülleri
Türklüğe Kin Kusmak
Emekli Olmayan Memurlar ile AKP Arasındaki Ortak Bağ
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki Yapılanma
İşçi Memur Ayırımı
Büyük Başın Derdi de Büyük Olur/ Erdal KOCA / Ş İ İ R
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
ÇAPULCU / ERDAL KOCA / ŞİİR
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
SURİYE'DEKİ VAHŞET GÖRÜNTÜLERİ
Salim Müslim, PYD, Suriye ve Türkiye
4 EYLÜL
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
ERDAL KOCA'NIN NİYAZI / ŞİİR
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN / ERDAL KOCA / ŞİİR
NİYAZ
BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
İŞTE O SENSİN / ERDAL KOCA / ŞİİR
O KİMDİR? / ERDAL KOCA / ŞİİR
BÜYÜK OLMAK / ERDAL KOCA / MAKALE
MODERN DONANIMLI FİRAVUNLAR
EY TÜRKOĞLU / ERDAL KOCA / ŞİİR
DEVLET ADAMLILIĞI
KIYAMET KOPACAK SANDIM (ŞİİR)
SATTI BİZİ MEMUR-SEN (Erdal KOCA) ŞİİR
İCRADER'İN İFTAR YEMEĞİ
CAİZE
İLMEK İLMEK ÖRDÜM HASRETİ (Erdal KOCA) ŞİİR
CAİZE
YOK YOKA SAKLANMIŞ (Erdal KOCA) Şiir
Garcia'ya mektup
SILA HASRETİ
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ÇALIŞANLARI
SU (Erdal KOCA) Şiir
FOTOGRAF (Erdal KOCA) (Şiir)
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R ) (Erdal KOCA)
KÖYÜM (Ş i i r)
ALLAH KERİM ( Ş i i r )
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R )
YORUM EKLE