İş Hayatı
İşveren konumunda olmayan hepimiz bila istisna bir yöneticinin emrinde çalışmışızdır. İşverenimiz yani patronumuz kamu değil ise mutlaka bir kişi, kamu ise de mutlaka atanmış bir yetkilidir. Her ne kadar çalışanların bazı hakları olsa da özel sektörde kaderiniz patronunuzun iki dudağı arasındadır. Kamu da ise durum biraz daha farklı zira bir çalışanın işine son vermenin bazı kuralları vardır ki bunun da mutlak surette suç teşkil etmesi gerekir. İş hayatındaki başarının sırrı ise mutlaka nezih bir çalışma alanı ve uyumlu bir kadrodur. Şayet bunlar yerinde ve uyumlu ise başarısız olma şansı çok düşük bir ihtimaldir. Lakin çalıştığınız işyerinizde patronunuz veya amiriniz konumundaki kişinin kendisini bir türlü aşamamış, her şeyi en iyi bilen, tek yetkili ve kompleksleri olan birisi olduğunu varsayarsak, buradaki başarının maksimum seviyede olduğundan bahsedilemez. Öncelikle patron veya amir, emrinde çalışan da olsa karşısındakine ilk önce insan onuruna yakışır bir tavırla yaklaşmalıdır ve bilmelidir ki o da bir insan, onun da sorumlulukları ve sorunları vardır. Kendisinin üstündeki amirinin gözüne girebilmek için emrindeki kişinin onurunu kırmamalıdır. Daha da önemlisi, ben bundan hem makam ve hem de tahsil olarak daha üstünüm dememelidir. Günümüzde gayet tabidir ki herkes bu kategoride değil ama bir yerlere gelirken kimlerin arkasına sığındığı malum. Az öncede ifade etmiş olduğumuz gibi, tırnaklarıyla kaza kaza hak ettiği yere gelenler hariç. Ancak zaten onların da yaşama şansları hemen hemen yok gibi. Okumanın sadece cehaleti götürdüğü, bazı şeylerin de baki kaldığını Ziya Paşa çok veciz bir sözle ifade etmemiş miydi? Konumuz, idareci konumunda olanların kendilerini aşmış olmaları ve kendilerini bir yerlere borçlu hissetmemeleri. Öyle vasıfsız memurlar tanıdım ki, üniversite mezunu olmamalarına rağmen ve vasıfsız bir memur olmalarına rağmen, amirlerinden çok daha fazla itibar sahibi ve çok daha fazla çevresi var. İşte bu gibi durumlarda patron veya amire düşen o kişiyi takdir etmektir. Her ne olursa olsun benim emrimde çalışan birisi diye bakarsa hayatta başarı şansı azdır ve bilmelidir ki, kendisine de tepeden bakan mutlaka birileri vardır. Memuriyet hayatımda emrinde çalıştığım öyle amirlerim var ki seksen doksan yaşında olmalarına rağmen hiçbir bayramda veya kandilde hatırını sormamış olayım. Önemli olan da bu değil midir? Makam ve mevkiler her zaman gelip geçici olmuştur. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda değil midir? Saygıdeğer Dostlar Bizim çocukluk yıllarımızda ve hatta memuriyetimizin ilk yıllarında devletteki amirlerin baba konumunda, çalışanların da evlat konumunda olduğunu, memurun amirine karşı, amirin de memuruna karşı yaklaşımlarının, aile bireylerinin bir birine yaklaşımları gibi olduğunu bizim yaşlarımızda olanlar çok iyi hatırlarlar. O yıllarda memurun ve dolaysıyla devletin bir saygınlığı vardı. Memur, hiçbir zaman siyasi malzeme olmamıştı. Devlet kapısında içeri giren birisinin devlete olan saygısından, önünü iliklemesi, torunu yaşındaki bir memura efendim diyerek hitap etmesi, şüpheniz olmasın ki korkudan değil, devletine olan saygısındandı. Başkomutanlarımızdan birisinin şortla askeri denetimini milat olarak alırsak, ondan sonraki dönemin devlet açısından bir fecaat olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz., Şimdilerde ise devlet kapısında içeri girerken bırakın şapkasını çıkarmayı zaten kapri ile geliyor. Hem de öyle ki adam devlete borçlu olmasına rağmen karşısındaki memuru günümüz siyasetine uygun olarak hizmetkârı gibi görüyor. Dada da önemlisi, kendisine hukuk danışmanlığı yapmayanları amirlerine şikâyet edebiliyor ve biliyor ki amirler de aman yukarı şikâyet gitmesin diyerek memuru sorguya çekecek. İşte bu gibi durumlara dayanabilen memurlar, memuriyetleri boyunca sürünmeye mahkûm. Sürünmemek için gelene ağam gidene paşam diyeceksiniz. Kel başa şimşir tarak
Saygıdeğer Dostlar
25 Kasım 2014 Salı 08:28
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Ülkemizi Feda Etmeyelim
Acı, Tatlı, Hüzün
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
MEMNUNSANIZ
KAN DONDURAN DURUM
Seçim Vaadleri
SGK İcra Memurları
Birlik ve Beraberlik Zamanı
GÖEVLENDİRME YAPALIM
DELİ HÜSEYİN PAŞA
KEŞKE SAMİMİ OLSAYDI
AKP, İSTEMİYOR
TARİH VE BİZ
UTANMADINIZ MI?
ÇANAKKALE
Biz de Devlettik
Kör İle Yatan Şaşı Kalkar
Bir Memleket İsterim
Sakarya
Yarın! Geç Olabilir
Kamu Bankalarının Durumu
Kâr ve Zarar
Gündeme Dair
Sosyal Devlet
Teknolojinin Faydaları
Fişleme
AK SARAY
Ne Zamana Kadar Açılım
Zaman, Ülkücüleri Haklı Çıkardı
Ahmet Bey!
Suç Senin
Yeni Türkiye
Afiyet Olsun!..
Nefsin Perdeleri
Ahmet'e Mektup
SÜREÇ
Bu Millet Nankör!..
Öyle Mi?
Sanal Dünyamız
Adım Adım Bağımsızlık
Zamanlama Manidar
GAZZE
Bir Şarkı Söyle (Şiir)
Benim Dedem!
Ultra Cahiller
Giyotini Niye İcat Ettiniz
‘Kerkük Bir Kürdistan Artık’
Kıbrıs'taki Ruh
Hayat Güzeldir
Mitomani
Kader Mahkûmu
Hasletlerimiz
Kara Ölüm
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belliydi
Siyasette Think Tank
Demokrasi, Azınlıkların Bağımsızlığı mı?
Açmaz ve Çıkmazlarımız
HAK ETTİK / Ş İ İ R / ERDAL KOCA
OZAN ARİF NE DİYOR
Saplantılarımız
HATA
SON PERDE / ERDAL KOCA / ŞİİR
Kırım
Bağımsızlığın Resmi İşaretleri
Türk Glastnost Politikası
Her Yerde Kaset... Her Yerde Kaset
Gürün ve Seçim
Cemaat, İktidar ve Basın
Her Şey Normal mi?
Ağa Kızı Gülizar
Siyasetin Çirkin Olan Öteki Yüzü
Türk, Dünyada Tek Millettir
Cemaat Üyelerine Ne Oldu
Ediz Hun
İnsan ve Nefis
Dostsuz Kalmak
Başlıksız Yazı
İlk Kararlar
Adalet Tersyüz Olursa
KRAL BENİM
KARAKUŞİ KADI
Suç ve Ceza
SGK İCRA MEMURLARI EĞİTİMİ
EGO
Saflar Netleşiyor
Çakallarla Dans
Dershaneler
ŞİİR ÜZERİNE
Milliyetçilik Irkçılık mıdır?
Devlet Denince Hep Vergi Geldi Aklıma Jandarma Denince Kırbaç
Zina Suç Değil mi?
DEVRİ ALEM / ŞİİR / ERDAL KOCA
Askeriyedeki Son Durum
Cumhurbaşkanlığı Ödülleri
Türklüğe Kin Kusmak
Emekli Olmayan Memurlar ile AKP Arasındaki Ortak Bağ
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki Yapılanma
İşçi Memur Ayırımı
Büyük Başın Derdi de Büyük Olur/ Erdal KOCA / Ş İ İ R
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
ÇAPULCU / ERDAL KOCA / ŞİİR
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
SURİYE'DEKİ VAHŞET GÖRÜNTÜLERİ
Türk Diplomasisi
Salim Müslim, PYD, Suriye ve Türkiye
4 EYLÜL
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
ERDAL KOCA'NIN NİYAZI / ŞİİR
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN / ERDAL KOCA / ŞİİR
NİYAZ
BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
İŞTE O SENSİN / ERDAL KOCA / ŞİİR
O KİMDİR? / ERDAL KOCA / ŞİİR
BÜYÜK OLMAK / ERDAL KOCA / MAKALE
MODERN DONANIMLI FİRAVUNLAR
EY TÜRKOĞLU / ERDAL KOCA / ŞİİR
DEVLET ADAMLILIĞI
KIYAMET KOPACAK SANDIM (ŞİİR)
SATTI BİZİ MEMUR-SEN (Erdal KOCA) ŞİİR
İCRADER'İN İFTAR YEMEĞİ
CAİZE
İLMEK İLMEK ÖRDÜM HASRETİ (Erdal KOCA) ŞİİR
CAİZE
YOK YOKA SAKLANMIŞ (Erdal KOCA) Şiir
Garcia'ya mektup
SILA HASRETİ
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ÇALIŞANLARI
SU (Erdal KOCA) Şiir
FOTOGRAF (Erdal KOCA) (Şiir)
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R ) (Erdal KOCA)
KÖYÜM (Ş i i r)
ALLAH KERİM ( Ş i i r )
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R )
YORUM EKLE