DEVLET ADAMLILIĞI
DEVLET ADAMLILIĞI
Merhaba sevgili dostlar
Geçmiş bayramını en içten dileklerimle kutlamıştım. Temennim, bundan sonra da daha nice
bayramlara birlikte erişmek.
Sevgili dostlar,
Siyasi partiler, parti tüzüğüne ya da parti programlarına göre, kendilerine yol olarak belirledikleri
strateji, çoğu zaman konjonktüre göre değişikler arz edebilmektedir.
Bu değişiklikler, dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasal durumlara paralel olarak, kimi zaman
taviz noktasına da erişse de, devletlerin yapısının sağlam olması ve ulus devlet sürecini
tamamlamış olmaları halinde birlik ve bütünlüğe tehdit oluşturmaz.
Burada en önemli hususlardan birisi de, milletten yetki almış siyasilerin, bu gibi durumlarda devlet
adamlılığını ortaya koyabilmesidir.
Beğensek te beğenmesek te Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta ‘’ONE
MUNİTE’’ sözü gerçekten hafızalara kazınmış bir sözdür.
Bunun en güzel örneklerinden birisi de, Lozan Antlaşmasından sonra, İsmet İnönü’nün göstermiş
olduğu devlet adamlılığıdır.
Şevket Süreyya'nın vurguladığı gibi, "yakın tarihimizde bir başka müdahalesi olmasaydı bile İsmet
Paşa, yalnız Lozan'daki mihnetleri, direnişleri ile, unutulması mümkün olmayacak bir yer işgal
edebilirdi."
Diyerek, İnönü’nün tarihe geçen duruşunu sergilemiştir. Bu olayın devamında yaşanan Mudanya
Mütarekesinden sonra İngiltere, Fransa ve İtalya asıl barış görüşmelerinin 13 Kasım 1922'de
İsviçre'nin Lozan kentinde yapılmasını kararlaştırmışlar ve "Doğu'da savaşa son verecek bir
antlaşma" yapılması için TBMM hükümeti yanında İstanbul'un da temsilciler göndermelerini
istemişlerdi. Ankara'nın yanında İstanbul'un da görüşmelere çağrılması, müttefiklerin iki tarafı
karşı karşıya getirmek taktiğinden başka bir şey değildi. Bu taktik ters tepti ve Büyük Britanya
hükümeti Lozan'a İstanbul hükümetini de çağırmakla, farkında olmadan saltanatın sonunu
hazırladı. Son sadrazam Tevfik Paşa'nın Lozan'da toplanacak konferansa birlikte gidilmesi
önerisine Mustafa Kemal Paşa'nın yanıtı sert ve kesin oldu: "...sulh konferansında Türkiye Devleti
yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından temsil olunur..." diyerek
emsalsiz bir devlet adamlılığı duruşunu göstermesidir.
Konu, siyasi partilerden devlet adamlılığı konusuna gelmişken, aşağıdaki hususları belirtmeden
geçmek te olmaz.
Lozan, bir muahededen çok bir hesaplaşma idi. Zaten orada karşımıza çıkan da, ağır bir yenilgi
ile "Küçük Asya Felaketi"ni yaşayan Yunanistan değildi. Türkler, Lozan'da bütün Osmanlı tarihinin
hesabını vermek gibi ağır bir görevle karşı karşıya bulunacaklardı. Bu konuda, Gazi'nin en olumlu
kararı vererek İsmet Paşa'yı seçtiğini görüyoruz. Mustafa Kemal Paşa'ya göre, Bakanlar Kurulu
başkanı Rauf Bey, Dışişleri Vekili Yusuf Kemal Bey ve Sıhhiye Vekili bulunan Rıza Nur, gidecek
heyetin doğal üyeleri gibi görünüyordu. Ancak Rauf Bey'in başkanlığında bulunacak bir heyetin
bizim için yaşamsal olan sorunlarda başarılı olacağından Gazi emin değildi. Rauf Bey kendisini
zayıf görüyordu. Danışman olarak İsmet Paşa'nın katılmasını istiyordu. Oysa danışman olarak
gidecek bir İsmet Paşa'dan beklenen yarar sınırlı olacaktır. Ancak Gazi, "İsmet Paşa reis olursa
azami istifade temin olunacağı" kanısındaydı. Bazı görüşmelerden sonra Mustafa Kemal Paşa
kararını verdi. Dışişleri vekili Yusuf Kemal Bey'e, özel ve gizli olarak görevinden ayrılmasını ve
İsmet Paşa'nın onun yerine seçilmesinin sağlanmasını rica etti. Yusuf Kemal Bey de, daha önce
Mustafa Kemal Paşa'ya bu görevi en iyi İsmet Paşa'nın yapabileceğini söylemişti. Bu yüzdendir ki
İsmet Paşa'nın anılan göreve seçilmesi önemli bir sorun yaratmadı.
Atatürk döneminde yazılan ve Atatürk'ün gözden geçirdiğine şüphe bulunmayan Tarih IV Türkiye
Cumhuriyeti başlıklı eserde, bu seçimin ne kadar yerinde olduğu şöyle açıklanmaktadır:
Damat Ferit Paşa''a hakaret etmişti. Buna karşılık, İsmet Paşa, aşağıda görüleceği gibi eşitlik
konusunda direnmiş ve bu konuda ödün vermemiştir. Bu bakımdan Avrupa'ya gidecek heyetin
başında bulunacak kimsenin yeni bir zihniyeti, yeni bir ruhu temsil etmesi gerekirdi. Bu da kayıtsız
ve şartsız bağımsızlık arayan ve bunu savunabilecek bir kimse olması gerekiyordu. Bu yüzdendir
ki İsmet Paşa'nın dışişleri vekilliğine ve baş murahhaslığa getirildiğini duyanların çoğu bunun
önemini kavrayamadı. Yalnız onu yakından tanıyanlar bu seçimin yerinde olduğunu takdir ettiler.
Lord Curzon, sık sık İsmet Paşa'yı kündeye getirmeyi denemekten geri kalmamıştır. Konferansın
azınlıklar sorunu yüzünden kesilmesi tehdidine İsmet Paşa'nın yanıtı şu olmuştur: "Eğer bu
sözlerde bir kesilme tehdidi varsa, eğer bu kesilmeden Türkiye mesul tutulmak isteniyorsa,
mesele bu şekilde ortaya sürülmemelidir. Çünkü Lord Curzon'un nutkundan evvel azınlıklara hak
tanımayı biz kendimiz kabul etmişizdir. Sonra, Türk heyeti hiçbir güçlük çıkarmış da değildir. Buna
rağmen kesilme için azınlıklar meselesi münasip bir bahane olarak kullanılırsa, bu hakikatler
öğrenilince, bizim lehimizde yükselecek ses o zaman muhterem Lordun zannettikleri gibi yalnız
Ankara'nın sesi olmayacaktır."
"Ellerinin temiz" olduğunu, bu yüzden de Milletler Cemiyeti'nin denetiminden çekinmediğini öne
süren Lord Curzon'a İsmet Paşa, alnı açık olarak şunları söyler: "Yabancı istilası yüzünden yakılıp
yıkılmış kendi memleketlerinde çalışan Türklerin elleri özellikle temizdir. Bu eller hiçbir vakit, hiçbir
yabancı memlekete ne saldırmış, ne yabancı bir memleketi istila etmiş, ne yakıp yıkmıştır; bütün
başka ellerle karşılaştırılmakta çekinecek hiçbir şeyleri yoktur."
Bu sahneye tanık olan Ali Naci Karacan, İsmet Paşa'nın sözlerinin etkisini şöyle açıklar: "Biz
Cemiyeti Akvam'a girmekten korkmuyoruz. Çünkü ellerimiz temizdir" sözüne "bizim ellerimiz
bilhassa temizdir" şeklindeki karşılığı büyük bir etki yarattı. Yalnız bu cümle Curzon'un bütün
nutkuna tek başına yeterli bir cevaptı... İsmet Paşa'nın Lord Curzon'a çok haklı ve biraz sert
karşılık vermesi, Türk baş delegesini birdenbire Lozan'ın her sınıftan, her ekolden çeşit çeşit
diplomatları arasında en cazip, en saygıdeğer şahsiyeti haline getirdi. Türke en düşman yabancı
muhabirler bile söyleyecek söz bulamıyordu.
İşte böyle sevgili dostlar;
Biz millet olarak, tarihin en ince süzgeçlerinden geçmiş asil bir milletiz. Bu milletin yeri ve günü
geldiğinde neler yapabileceğine, nasıl Atatürk’ler, İnönü’ler ve nasıl Seyit Onbaşılar
çıkartabileceğine tarih şahittir.
Yedi düvele boyun eğmeyen bu yüce milletin diz çöktürülmesi mümkün değildir.
Allah yar ve yardımcısı ve yardımız olsun
12 Ağustos 2013 Pazartesi 14:39
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Ülkemizi Feda Etmeyelim
Acı, Tatlı, Hüzün
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
MEMNUNSANIZ
KAN DONDURAN DURUM
Seçim Vaadleri
SGK İcra Memurları
Birlik ve Beraberlik Zamanı
GÖEVLENDİRME YAPALIM
DELİ HÜSEYİN PAŞA
KEŞKE SAMİMİ OLSAYDI
AKP, İSTEMİYOR
TARİH VE BİZ
UTANMADINIZ MI?
ÇANAKKALE
Biz de Devlettik
Kör İle Yatan Şaşı Kalkar
Bir Memleket İsterim
Sakarya
Yarın! Geç Olabilir
Kamu Bankalarının Durumu
Kâr ve Zarar
Gündeme Dair
Sosyal Devlet
Teknolojinin Faydaları
İş Hayatı
Fişleme
AK SARAY
Ne Zamana Kadar Açılım
Zaman, Ülkücüleri Haklı Çıkardı
Ahmet Bey!
Suç Senin
Yeni Türkiye
Afiyet Olsun!..
Nefsin Perdeleri
Ahmet'e Mektup
SÜREÇ
Bu Millet Nankör!..
Öyle Mi?
Sanal Dünyamız
Adım Adım Bağımsızlık
Zamanlama Manidar
GAZZE
Bir Şarkı Söyle (Şiir)
Benim Dedem!
Ultra Cahiller
Giyotini Niye İcat Ettiniz
‘Kerkük Bir Kürdistan Artık’
Kıbrıs'taki Ruh
Hayat Güzeldir
Mitomani
Kader Mahkûmu
Hasletlerimiz
Kara Ölüm
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belliydi
Siyasette Think Tank
Demokrasi, Azınlıkların Bağımsızlığı mı?
Açmaz ve Çıkmazlarımız
HAK ETTİK / Ş İ İ R / ERDAL KOCA
OZAN ARİF NE DİYOR
Saplantılarımız
HATA
SON PERDE / ERDAL KOCA / ŞİİR
Kırım
Bağımsızlığın Resmi İşaretleri
Türk Glastnost Politikası
Her Yerde Kaset... Her Yerde Kaset
Gürün ve Seçim
Cemaat, İktidar ve Basın
Her Şey Normal mi?
Ağa Kızı Gülizar
Siyasetin Çirkin Olan Öteki Yüzü
Türk, Dünyada Tek Millettir
Cemaat Üyelerine Ne Oldu
Ediz Hun
İnsan ve Nefis
Dostsuz Kalmak
Başlıksız Yazı
İlk Kararlar
Adalet Tersyüz Olursa
KRAL BENİM
KARAKUŞİ KADI
Suç ve Ceza
SGK İCRA MEMURLARI EĞİTİMİ
EGO
Saflar Netleşiyor
Çakallarla Dans
Dershaneler
ŞİİR ÜZERİNE
Milliyetçilik Irkçılık mıdır?
Devlet Denince Hep Vergi Geldi Aklıma Jandarma Denince Kırbaç
Zina Suç Değil mi?
DEVRİ ALEM / ŞİİR / ERDAL KOCA
Askeriyedeki Son Durum
Cumhurbaşkanlığı Ödülleri
Türklüğe Kin Kusmak
Emekli Olmayan Memurlar ile AKP Arasındaki Ortak Bağ
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki Yapılanma
İşçi Memur Ayırımı
Büyük Başın Derdi de Büyük Olur/ Erdal KOCA / Ş İ İ R
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
ÇAPULCU / ERDAL KOCA / ŞİİR
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
SURİYE'DEKİ VAHŞET GÖRÜNTÜLERİ
Türk Diplomasisi
Salim Müslim, PYD, Suriye ve Türkiye
4 EYLÜL
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
ERDAL KOCA'NIN NİYAZI / ŞİİR
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN / ERDAL KOCA / ŞİİR
NİYAZ
BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
İŞTE O SENSİN / ERDAL KOCA / ŞİİR
O KİMDİR? / ERDAL KOCA / ŞİİR
BÜYÜK OLMAK / ERDAL KOCA / MAKALE
MODERN DONANIMLI FİRAVUNLAR
EY TÜRKOĞLU / ERDAL KOCA / ŞİİR
KIYAMET KOPACAK SANDIM (ŞİİR)
SATTI BİZİ MEMUR-SEN (Erdal KOCA) ŞİİR
İCRADER'İN İFTAR YEMEĞİ
CAİZE
İLMEK İLMEK ÖRDÜM HASRETİ (Erdal KOCA) ŞİİR
CAİZE
YOK YOKA SAKLANMIŞ (Erdal KOCA) Şiir
Garcia'ya mektup
SILA HASRETİ
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ÇALIŞANLARI
SU (Erdal KOCA) Şiir
FOTOGRAF (Erdal KOCA) (Şiir)
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R ) (Erdal KOCA)
KÖYÜM (Ş i i r)
ALLAH KERİM ( Ş i i r )
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R )
YORUM EKLE