Acı, Tatlı, Hüzün
Acısı, tatlısıyla, sevinci, hüzünlüyle, yılın en uzun günlerine denk gelen bir ramazan ayını ve akabinde bir ramazan bayramını daha geride bıraktık. Yaratana şükretmek gerekir ki bu günlere erişmeyi bizlere nasip etti. Nice akşamdan doğup henüz güneşi görmeden, nice ömrünün baharında anasını, babasını ve sevdiklerini terk ederek gerçek âleme göçen insanlar var.
Dahası, bizler bayrama erişmenin sevincini ve mutluluğunu yaşarken, nice analar çocuklarının mezarı başında gözyaşı dökmekte, nice babalar acılarını yüreklerine gömmektedir. Zira 2 Şubat 1984 den beri eli kanlı terör örgütü, bağımsız bir Kürdistan kurabilme hayaliyle henüz hayatının baharında olan gençlerimizin kanına girmiş, yüreklerimize ateş düşürmüştür. Son hükümetin barış ve çözüm adı altında bu hainlerle iktidar olmak amacıyla koltuk uğruna yaptığı kirli pazarlık ise şehit ana ve babalarının acılarını ikiye katlamıştır.
Öte yandan yapılan bu kirli pazarlık bir yana, eli kanlı, bebek katiline bu ana ve babaların parasıyla beş yıldızlı hapishane yapılmış, odaları döşenmiş, sekreteryası olan hapishane! Nin bulunduğu adaya her hafta başı özel gemiler ve ziyaretçiler gönderilmiştir.
Bu durum demokrasi, barış ya da insan hakları kavramıyla meşrulaştırılamaz. Siz bakmayın on üç yıldır tek başına iktidar olanların ‘’SİZ NİYE ASMADINIZ’’ sözlerine. O cani yakalanarak Türkiye’ye getirildiği zaman en küçük ortağı MHP olan üçlü bir koalisyon hükümeti vardı. O hükümette hiçbir MHP’li milletvekilinin evet demediği idamı kaldıran bir yasa yürürlüğe girdi. Bu yasaya evet diyen Mesut Yılmaz’ın başında olduğu ANAP’lı, Bülent Ecevit’in başında olduğu DSP’li milletvekillerinin vebali çok büyüktür. Bunlarla barış ve ya çözüm adı altında ihanet görüşmeleri yapan ve bu duruma göz yuman Ak Partili milletvekillerinin de vebali onlardan daha büyüktür.
En son yazımızda MHP, koalisyon ortağı olmamalı diye yazmıştık. Yine aynı yerdeyiz ve Sayın Bahçeli’nin tavrı da bu yönde. Her ne kadar bir partinin amacı iktidar olmak, iktidarın nimetlerinden yararlanmak ise de, on beş yıldır yapılan bu ihanetlere ortak olması düşünülemez.
Ayrıca, yaklaşık bir yıl önce yazdığımız bir yazıda da, Ak Parti tek başına iktidar olmak istemiyor, zira batmış olduğu bu batakta kendine ortak bir suçlu arıyor demiştik. Haklı olduğumuzu da düşünüyoruz. Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanımız sonradan başkanlık sistemine geçişi bir kurtuluş yolu olarak görmüş ise de son almış oldukları oy oranı bu hayallerini de suya düşürmüştür.
Aslında Ak Parti her ne kadar yüzde kırk civarında oy almış ise de bu partinin gerçekten oy oranı yüzde kırk değil, yüzde yirmidir. Şöyle ki Ak Parti, tabanı veya gençlik yapısı olan ideolojik bir hareket değil, zamanın ANAVATAN partisi gibi bir sermaye partisidir.
Bu nedenle Ak Partiye oy veren yüzde kırklık kesimin yüzde yirmilik kısmı, Ak Partinin ihale verdiği, zengin ettiği, makam veya mevki verdiği bürokratlardan oluşmakta, yüzde yirmilik kısmı ise her bayramda koli, doğalgazlı evlerine kömür alan, Ak Parti bürolarında bedavadan çay kahve içen, yönü esen rüzgârdan yana olan Aziz Nesin’in söylediği kısımdır.
Hiç kimse, komşularla sıfır sorun diyerek iktidara gelen ama bila istisna komşularla mevcut sorunları bir kaça katlayan, ülkenin öz varlıklarını satan, dış borcu on üç yılda dört yüz milyar dolar artıran, emeklisi, işçisi ve memuru açlık sınırı altında maaş alan, asgari ücretlisinin yerlerde süründüğü, buna rağmen hiç yoktan çıkartılan bir savaş sebebiyle yerinden yurdun olan dört milyondan fazla Suriyeli göçmene Avrupa’nın Yunanlılara baktığı gibi bakan ve bu ekmeğimizi bölüp verdiğimiz insanların bu vatana yaptıkları ihanete ve biz Türk Milletinin namusuna dil uzatan hainlere göz yuman bir iktidara sahip çıkması mümkün değil. Eğer çıkıyorsa bazı şeylere göz yummuşlar demektir.
7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni bir tablo oluşmuş ve şimdi koalisyon görüşmelerinde her parti son kozlarını oynayarak avantaj elde etmenin peşindedir. Henüz ortada icracı bir hükümet olmasa da piyasalar, bankalar, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, döviz kurları ve bürokrasi son derece rahat görünüyor.
Nasıl olmasın ki, on üç yıldır iktidar, sanki bir krallık gibi her kesim üzerinde bir baskı oluşturmuş, erkleri tahakküm altına almış, yargı, polis ve bilcümle devlet daireleri vesayet altına alınarak çalışamaz duruma getirilmiştir. Her resmi daireye giren Ak Parti kurucusu gibi, o resmi daireyi Ak Partinin bir bürosu gibi, her memuru da iktidarın taşeron elemanı gibi yasaya uysun uymasın her istediğini yaptırabileceği bir işçi olarak görmüştür. Ak Partinin tek başına iktidar olamayışı işte bu nedenle sanki özgürlüğe kavuşmuş gibi bir rahatlığa yol açmıştır.
Son seçimde Ak Parti, kullanacağı veya suiistimal edeceği millete ait bir başka değer kalmadığından, seçim meydanlarında Kur’an-ı Kerimi malzeme olarak kullanması, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının bir siyasi parti lideri gibi bu parti lehine çalışması, yapılan tarihi hırsızlık ve yolsuzluklara göz yumulması ve bunları yapanların yargılanmaktan kurtarılması, ülkeyi aile şirketi gibi yönetmeleri, başbakanın emanetçi olması gibi saymakla bitmeyecek haksızlıklar nedeniyle bu millet bu partiye bir daha tek başına iktidar olma yetkisini vermemiştir.
Öte yandan tüm bu olanlara rağmen kendi müteahhitlerine kaldırım ihalesi vermekten, dört tane tünel yapmaktan, yol kenarlarına lale dikilmekten başka bir şey yapılmamış ve bu millette bunu görmüştür.
Diyebilirsiniz ki ülke hükümetsiz mi kalsın? Hayır kalmasın zira AKP, CHP ve HDP üçü de aynı zihniyetteki partiler bunlar kendi aralarında kurabilir. Neden olmasın Erbakan hoca Ecevit ile ortak hükümet kurmamış mıydı?
Son olarak, çiçeği burnunda MHP milletvekili Sayın Arzu ERDEM’e, Türk Milletine ve İslam âlemine nice bayramlar diliyorum. Sayın Arzu ERDEM her kandil ve bayramda ‘’ARZUERDEM’’ rumuzuyla mesaj göndermiş olması ve telefon numarasını da bilmediğimiz için cevap veremedik. İyi bayramlar efendim.
Sorgun azgın escort
19 Temmuz 2015 Pazar 08:53
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Ülkemizi Feda Etmeyelim
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
MEMNUNSANIZ
KAN DONDURAN DURUM
Seçim Vaadleri
SGK İcra Memurları
Birlik ve Beraberlik Zamanı
GÖEVLENDİRME YAPALIM
DELİ HÜSEYİN PAŞA
KEŞKE SAMİMİ OLSAYDI
AKP, İSTEMİYOR
TARİH VE BİZ
UTANMADINIZ MI?
ÇANAKKALE
Biz de Devlettik
Kör İle Yatan Şaşı Kalkar
Bir Memleket İsterim
Sakarya
Yarın! Geç Olabilir
Kamu Bankalarının Durumu
Kâr ve Zarar
Gündeme Dair
Sosyal Devlet
Teknolojinin Faydaları
İş Hayatı
Fişleme
AK SARAY
Ne Zamana Kadar Açılım
Zaman, Ülkücüleri Haklı Çıkardı
Ahmet Bey!
Suç Senin
Yeni Türkiye
Afiyet Olsun!..
Nefsin Perdeleri
Ahmet'e Mektup
SÜREÇ
Bu Millet Nankör!..
Öyle Mi?
Sanal Dünyamız
Adım Adım Bağımsızlık
Zamanlama Manidar
GAZZE
Bir Şarkı Söyle (Şiir)
Benim Dedem!
Ultra Cahiller
Giyotini Niye İcat Ettiniz
‘Kerkük Bir Kürdistan Artık’
Kıbrıs'taki Ruh
Hayat Güzeldir
Mitomani
Kader Mahkûmu
Hasletlerimiz
Kara Ölüm
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belliydi
Siyasette Think Tank
Demokrasi, Azınlıkların Bağımsızlığı mı?
Açmaz ve Çıkmazlarımız
HAK ETTİK / Ş İ İ R / ERDAL KOCA
OZAN ARİF NE DİYOR
Saplantılarımız
HATA
SON PERDE / ERDAL KOCA / ŞİİR
Kırım
Bağımsızlığın Resmi İşaretleri
Türk Glastnost Politikası
Her Yerde Kaset... Her Yerde Kaset
Gürün ve Seçim
Cemaat, İktidar ve Basın
Her Şey Normal mi?
Ağa Kızı Gülizar
Siyasetin Çirkin Olan Öteki Yüzü
Türk, Dünyada Tek Millettir
Cemaat Üyelerine Ne Oldu
Ediz Hun
İnsan ve Nefis
Dostsuz Kalmak
Başlıksız Yazı
İlk Kararlar
Adalet Tersyüz Olursa
KRAL BENİM
KARAKUŞİ KADI
Suç ve Ceza
SGK İCRA MEMURLARI EĞİTİMİ
EGO
Saflar Netleşiyor
Çakallarla Dans
Dershaneler
ŞİİR ÜZERİNE
Milliyetçilik Irkçılık mıdır?
Devlet Denince Hep Vergi Geldi Aklıma Jandarma Denince Kırbaç
Zina Suç Değil mi?
DEVRİ ALEM / ŞİİR / ERDAL KOCA
Askeriyedeki Son Durum
Cumhurbaşkanlığı Ödülleri
Türklüğe Kin Kusmak
Emekli Olmayan Memurlar ile AKP Arasındaki Ortak Bağ
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki Yapılanma
İşçi Memur Ayırımı
Büyük Başın Derdi de Büyük Olur/ Erdal KOCA / Ş İ İ R
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
ÇAPULCU / ERDAL KOCA / ŞİİR
Resmi Ağızdan Ülkemizde Yaşanan Suni Refah
SURİYE'DEKİ VAHŞET GÖRÜNTÜLERİ
Türk Diplomasisi
Salim Müslim, PYD, Suriye ve Türkiye
4 EYLÜL
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
ERDAL KOCA'NIN NİYAZI / ŞİİR
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN / ERDAL KOCA / ŞİİR
NİYAZ
BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
KUR'AN HAKEMDİR / ERDAL KOCA / ŞİİR
İŞTE O SENSİN / ERDAL KOCA / ŞİİR
O KİMDİR? / ERDAL KOCA / ŞİİR
BÜYÜK OLMAK / ERDAL KOCA / MAKALE
MODERN DONANIMLI FİRAVUNLAR
EY TÜRKOĞLU / ERDAL KOCA / ŞİİR
DEVLET ADAMLILIĞI
KIYAMET KOPACAK SANDIM (ŞİİR)
SATTI BİZİ MEMUR-SEN (Erdal KOCA) ŞİİR
İCRADER'İN İFTAR YEMEĞİ
CAİZE
İLMEK İLMEK ÖRDÜM HASRETİ (Erdal KOCA) ŞİİR
CAİZE
YOK YOKA SAKLANMIŞ (Erdal KOCA) Şiir
Garcia'ya mektup
SILA HASRETİ
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ÇALIŞANLARI
SU (Erdal KOCA) Şiir
FOTOGRAF (Erdal KOCA) (Şiir)
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R ) (Erdal KOCA)
KÖYÜM (Ş i i r)
ALLAH KERİM ( Ş i i r )
SÖYLEYEMEM ( Ş İ İ R )
YORUM EKLE